YTB Başkanı Doçent Doktor Kudret Bülbül projeyle Kırım'da
yaşananların kayıt altına alınarak birçok dile çevrilmesini ve dünyadaki
araştırmacılara, film yapımcılarına ve diğer medya kuruluşlarına servis
edilmesini amaçladıklarını anlattı.
"Anadolu
Ajansı aracılığıyla bu çalışma henüz öngörülmeyen pek çok noktaya
ulaştırılacak, ulusal ve uluslararası araştırmalarda değerlendirilecek" diyen
Bülbül, çalışmanın bir neslin yaşadıklarını kayıt altına aldığını kaydetti.
Bülbül, Kırım'ın kültürel tarihine
ilişkin yeni bir çalışma yürüttüklerinin altını çizerek, böylelikle tükenmekte
olan eserleri kayıt altına almak istediklerini belirtti.
Bülbül, "Bütün Kırım'ı tarayarak tarihi
eserleri, han, hamam, kervansaray, medrese ve çeşmeleri kayıt altına aldık.
Umarız bir gün Kırım tekrar normalleşir, oradaki hayat olağan akışına devam
eder, o eserler gün yüzüne çıkarılır ve tekrar yeşertilir" dedi.
SÜRGÜN'ÜN 246 TANIĞIYLA GÖRÜŞÜLDÜ
18
Mayıs 1944'te Sovyetler Birliği lideri Stalin'in kararıyla Kırım'da bir gecede
evlerinden toplanarak farklı ülkelere sürgün edilen yüz binlerce Tatar'dan bazı
tanıklarla yapılan röportajlardan oluşan belgeselin çekimleri iki yıl sürdü.
YTB'nin 2013'te başlattığı projede,
sürgün edilen ailelerin çocuklarının, 1990'ların başında ana yurtlarına dönüş
için verdikleri mücadele de kayıt altına alındı.
Sürgünün 246 tanığıyla doğrudan
mülakatlarla elde edilen görüntülerden oluşan çalışma sayesinde Kırım
Tatarlarının milli davasının dünya kamuoyuna bizzat trajedinin mağdurları
tarafından objektif biçimde anlatılması amaçlanıyor.
Çalışma, tarihçilerin ve diğer bilim
adamlarının da istifade edebileceği bir içerik sunuyor.
YAKLAŞIK 200 BİN TATAR TÜRKÜ HAYATINI KAYBETTİ
1944'teki
trajedi, İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası ordularının Kırım’a girmesiyle
başladı. Bu dönemde Kırım Tatarlarının bir kısmı Alman ordusuna esir düşerek
orduya katılmak zorunda kaldı. Bir kısmı da Alman savaş sanayisinde iş gücü
olarak kullanılmak üzere zorla Almanya’ya götürüldü. Ancak Kırım‘da süren
savaşlar sırasında Sovyet Kızıl Ordusu, Almanlara yardım ettiğini öne sürerek
hain ilan ettiği Kırım Tatarlarına yönelik öldürme, tecavüz ve yağma
hareketlerini başlattı.
Sovyetler Birliği Lideri Stalin, 11
Mayıs 1944’te Kırım Tatarlarının son ferdine kadar Kırım’dan sürülmesi kararını
verdi. Böylece Tatarlar için asıl büyük felaket başlamış, 17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a
bağlayan gece, Kırım’ın her yerinde aynı anda evler basılmıştı.
Hazırlanmaları için 15-20 dakika
zaman verilen Kırım Tatarlarına, yalnızca ellerinde taşıyabilecekleri kadar
eşya almalarına izin verildi. Böylece yüz binlerce Tatar'ın sürgünü başladı.
Hayvan vagonlarına yüklenen, Orta
Asya, Urallar ve Sibirya’ya gönderilen Tatarlar, toplama kamplarında, ağır şartlar
altında yaşamak zorunda kaldı.
Kırım Tatar toplumunun kaynaklarına
göre, sürgün yolculuğu ve takip eden yıllardaki sefalet nedeniyle ölüm
yolculuğuna çıkan yaklaşık 430 bin Tatarın yarıya yakını hayatını kaybetti.
Sürgün sonrasında Kırım’da Kırım
Tatarlarından kalan tüm mallar yağmalandı, Kırım Türk-İslam geçmişine ait
neredeyse tüm bina, abide ve eserler yerle bir edildi. Kırım’da Türkçe isim
taşıyan yüzlerce şehir, kasaba ve köyün adları değiştirildi. Kırım Tatarlarından
boşalan bölgelere ise 1944’ten itibaren Rus ve Ukraynalılar yerleştirildi.
0 yorum:
Yorum Gönder
Lütfen konuyla alakalı yorumlar yapın. Kırımın Sesi