Sayın okurlar, uzun bir aradan sonra tekrar
sizlerleyim. Bu haftaki yazımda Doğu Avrupa’nın ilk muntazam devleti kabul
edilen Hazarlar’ıkonu edindim. Hazarların ticari, dini ve siyasi faaliyetlerine
değinerek sizlere kısa bir yazı ile Hazarlar hakkında bilgi vermeye çalıştım.
Çoğunlukla ‘’Hazarlar’’ denilince akla ilk gelen olgu Museviliktir.
Bir diğer aklımıza gelen olgu ise Hazarlar ile Araplar arasında ortaya çıkan
savaşlardır. Hazarlar hakikaten muntazam bir devlet kurmuşlardır. Bu devletin
en önemli yapısı olan Sarkel kalesine bir göz atmanızı tavsiye ederim ki, bu
kaleyi gördüğünüz zaman Hazarlar’ınihtişamını anlayabiliriz. Nasıl ki Topkapı
Sarayı ve Topkapı Sarayı’nın kardeşi Hansaray Osmanlı Devleti ile Kırım
Hanlığı’nın ihtişamını gözler önüne seriyorsa aynı şekilde Hazarların mimari
eserleri ve şehirleri devletin kudretini göstermektedir.
Hazarların menşei yani kökeni tamamen Türk’tür.
Hazarlar Göktürklerin Batı kolu olarak ortaya çıkmışlardır. Hazarlar zaman
içerisinde Göktürklerin zayıflaması sonucunda Göktürklerden koparak müstakil
bir devlet haline gelmiştir. Akdes Nimet Kurat ise bu konuda Hazarlar ile
Sabirler arasındaki münasebetlere dikkat çekmektedir. Hazarların hakim
oldukları coğrafya ise; İdil, Yayık, Don ve Kuban nehirleri arasında bulunan,
devrin önemli ticaret yolları üzerinde bulunmaktaydı. Ayrıca kürk yolu da bu
bölgede bulunmaktaydı. Bu ticaret yolu Çin’den başlayarak Avrupa içlerine kadar
varmaktaydı. Sadece bu yol ile değil Kuzey’den Güneye doğru olan ticaret
yoludaHazarlar’ın bölgesinden geçmekteydi. Böylece Hazarların kurulduğu ve
yükselişe geçtiği dönemde dünyanın ticaret dengesi onların elindeydi.
İskandinavya- Bizans ticaret yoluda bu açından önemlidir.
Hazarların bu bölgeye yerleşmeleri onları zamanla
yerleşik hayata ve ticaret yapmaya zorlamıştır böylece Hazarlar yerleşik hayata
geçip, ticaret yapmaya başlamışlardır. İtil, Semender ve Derbend Hazarların önemli
şehirleridir. Fakat Hazarların tümü tabiki de yerleşik hayata geçmemişlerdir.
Her Türk boyunda gördüğümüz gibi bir kısım Hazarlar’da yarı göçebe hayatlarına
devam etmişlerdir.
Hazarların en çok siyasi faaliyette bulunduğu ülke
Bizans yani Doğu Roma’dır. Bu derece ticari yollara egemen olan Bizans,Hazarlar
ile iyi geçinmek zorunda idi. Bu amaçla da iki Hazar Prensesi Bizans
İmparatorları ile evlenmişlerdir, böylece Bizans,Hazarlar ile akrabalık tesis
etmiştir. Hatta şunu biliyoruz ki; Bizans İmparatorluğu’nda 775-780 yıllarında
hüküm süren IV. Leon’un annesinin Hazar prensesi olduğu için Leon’a ‘’ Hazar
Leon ‘’ denilmekteydi.
Gelelim en ilgi çeken konu olan Hazarların dinine.
EvetHazarlar’ın yönetici kadrosu Musevi idi. Fakat halk içinde İslamiyet, Hristiyanlık
ve Şamanlıkta görülmekteydi. Bu din seçimini bazı tarihçiler şöyle açıklar;
Hazarlar Batı’dan gelen Hristiyanlık ve Güney’den gelen İslamiyet arasında kalan Hazar yöneticileri Museviliği
benimsemişlerdir derler. Fakat bu din seçiminin bu şekilde kolay bir dille
açıklanması bana doğruymuş gibi gelmiyor. Museviliği seçen bir toplumun ki bu
toplum Hazarlar ticarette ve şehirleşmede mahir bir devlet olarak din seçimi bu
denli kolay bir sebebe bağlanmamalıdır. Anlaşılan şudur ki; Hazarlar içinde
tamamen bir din toleransı görülmektedir.
Bazı tarihçiler günümüze Doğu Avrupa’da bulunan
Musevilerin Hazarların bakiyeleri olduklarını iddia etmektedirler. Aslında bu
fikir tartışmaya açıktır ve ayrıntılı değerlendirildiğinde mantıklı
gelebiliyor. Bu konuyu daha iyi tetkik edebilmek için siz sayın okurlarımıza
Arthur Koestler tarafından yazılan 13.Kabile isimli kitabı tavsiye ediyorum.
Gelelim bir diğer dönüm noktası olan Hazar- Arap
mücadelelerine. Hazarlar ilk dönemlerinde Kafkaslar’da Arap kuvvetleri ile karşılaşmışlardır.
Türklerin Araplar ile ilk karşılaşması Hz. Ömer Dönemine denk gelir ve Hz. Ömer
Türgişler ile mücadele etmiştir. Hazarlar döneminde ise Araplar ile Hz. Osman
döneminde karşılaşılmıştır. Bu iki toplum arasında pek çok savaşlar cereyan
etmiştir. Fakat bu savaşların kesin bir galibi olmamıştır.
Rus devletinin kurulmasında
Hazarların etkisi büyüktür. İskandinavya- Bizans ticaret yolu İskandinavya’dan
gelen Varegler ile Slavların karışmasını sağlamıştır. Bu iki topluluğun
karışması ise 862 yılında Rurik tarafından Rus Knezliğinin kurulmasını
sağlamıştır.
Hazarlar 10. Yy ortalarına kadar Doğu Avrupa’nın en
güçlü devleti olmuşlardır. Fakat bir süre sonra ekonomik yapının bozulması,
yoğun Arap- Hazar savaşlarının yıpratıcı etkisi, dış etkenler ve Hazarların
askeri özelliklerini yavaş yavaş kaybetmesi Hazarları çöküşe doğru
sürüklemiştir. Ayrıca Kağan’ın Musevi dinini kabul etmesi de çöküşü
etkilemiştir. Halk içine çıkmayan Han, Beyler ile ters düşmüştür. Hazarlar bir
diğer Türk boyu olan Peçeneklerin hücumları sonucunda ticaret yolları zarar
görmüş ve Hazar Devleti içinde bir takım sorunlar ortaya çıkmıştır. Hazarlara
son darbeyi indiren Kırım’ın Türkleşmesini sağlayan ve Kuzey Türklüğü’nün en
önemli öğesi olan Kıpçaklardır. Karaim Türklerinin ve Karay Türklerinin
Hazarların bakiyesi olduğunu belirtenler vardır. Hatta İstanbul’daki Karaköy’ün
Karay Türkleri tarafından kurulduğu söylenir. Refik Halit Karay’ın da bir Karay
Türkü olduğu rivayetler arasındadır. Karaimler hala Kırım topraklarında yaşamaktadırlar.
Bu yazımda Akdes Nimet Kurat Hocanın IV- XVIII.
Yüzyıllarda Karadeniz’in Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri kitabından
faydalandım.
0 yorum:
Yorum Gönder
Lütfen konuyla alakalı yorumlar yapın. Kırımın Sesi