KIRIM'DAN ÇANAKKALE'YE



KIRIM’DAN ÇANAKKALE’YE

Namık Kemal BAYAR-Adil BİLSEL


    Türk tarihinin en büyük ve zorlu savaşlarından biridir Çanakkale. 1914 yılında Almanya’nın yanında savaşa giren Osmanlı Devleti, Galiçya’da, Süveyş’te, Filistin ve Arap yarımadasında, Kafkaslarda İngiltere, Fransa ve Rusya’dan oluşan ittifak güçlerine karşı amansız çarpışmalara girmiştir. 
    XIX. yüzyılın ortalarından itibaren doğunun hasta adamı olarak nitelendirilen Osmanlı İmparatorluğunun hastalığına bir son vermeyi düşünen ittifak devletleri, Balkan ve Trablusgarp savaşlarından mağlup çıkan ve ardından patlak veren I.Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında kendilerine karşı savaşa giren Osmanlı devletine karşı son ve kesin darbeyi vurabilmek niyetindedir. 
   Bu niyetlerini gerçekleştirmek için İstanbul’u ele geçirmeyi planlarlar ve büyük bir donanmayla Çanakkale boğazını aşarak İstanbul’a varmayı hayal ederler. Çanakkale boğazını aşmak için gönderdikleri donanma 18 Mart 1915 günü boğazı savunan Türk topçusunun büyük mukavemeti ve efsanevi Nusret mayın gemisinin kahramanlığı karşısında ağır bir yenilgiye uğrayarak gerisin geri çekilmek zorunda kalır. 
   Donanmanın bu ağır mağlubiyetinden sonra ittifak kuvvetleri, denizden aşamayacaklarını anladıkları Çanakkale’yi karadan geçebilmek için boğazın her iki yakasına asker çıkarır. Avrupalı tarihçiler tarafından tarihin ilk “D-Day”i[i] olarak adlandırılan bu çıkartma da Türk askerlerinin büyük mukavemeti ile karşılaşacak ve aylar süren çarpışmalar sonucunda ittifak devletleri amaçlarına ulaşamayarak geri çekilmek zorunda kalacaklardır. 
   Osmanlı İmparatorluğunun son ihtişamlı zaferi ile sonuçlanan Çanakkale Savaşı, Türk ve Dünya tarihinde efsanevi bir savaş olarak yerini almıştır. Her iki taraftan resmi kayıtlara göre yaklaşık 130.000 askerin öldüğü bu savaşa ait kahramanlık hikâyeleri, filmler, edebiyat ve sanat eserleri gelecek nesillere layığı ile anlatılmalı ve aktarılmalıdır. Avrupalı tarihçiler, Çanakkale Savaşları için “Centilmenlerin Son Savaşı”[ii] tabirini de kullanmaktadır. 
    I. Dünya Savaşı’nın başladığı günlerde Tekirdağ vilayetinin Hayrabolu kazasına bağlı Emir yakup köyü, Kırım’dan göç eden Kırım Tatarlarının daha çok yeni tarihlerde kurduğu en fazla 20 yıllık bir köydür. 
   100 yıllık Rus işgali ve zulmünden bıkan, köylerini ve topraklarını bırakmak zorunda kalarak Ak Topraklara, Türkiye’ye, göç etmek zorunda kalan köy halkı, daha evlerini yeni yeni kurmuş, bağ ve bahçeleri yeni yeni meyve vermeye başlamış, tarlalarındaki ekinlerden ancak karınlarını doyurabilecek mahsullerini almaya başlamışlardır. Köyü kurarken diktikleri ağaçların çoğu ise ancak bir adam boyunu aşmaya başlamıştır. Ak Topraklara göç eden bütün Kırım Tatar köyleri gibi sıtma onların da başının belasıdır. 
   Daha iki sene evvel Balkan Savaşlarında işgal korkusu yaşamış olan köylüler şimdi de bütün dünyayı saran büyük savaşın haberlerini aldıkça endişe ile aralarında konuşuyorlardı. Rus işgali ve zulmünden kurtulmak için Ak Topraklara gelmişlerdi ve şimdi de Ak Topraklar işgal tehlikesi altındaydı. Düşman Çanakkale önlerine dayanmıştı. Yani burunlarının dibine. Buradan öte nereye gidilebilirlerdi ki? Yok, hayır. Buradan öte yoktu, buradan öte ancak kara topraktı onlar için. Ak Topraklar da elden yitmemeliydi. Şehitlik zamanıydı. 
   Timurşah akay, oğlu Rasim’i göz yaşlarıyla uğurladı askere, o sabah namazdan sonra. Ak Topraklarda doğan ilk evladıydı Rasim. Yeni topraklarının ilk meyvesiydi. Rasim’i bu topraklar yetiştirmişti. Vatan Kırım’ın hikâyeleri ile büyümüştü Rasim. Rus zulmünü anlatmıştı dedesi, babası. Neler çekmişlerdi neler. Rüyalarında bile görürdü Kırım’ı ama hiç gitmemişti Rasim Kırım’a. Tüfeği iyi bilirdi Rasim, çok iyi nişancıydı. Çok da çevik bir gençti. Rus, Ak Topraklara gelecek olursa, Rasim’i karşısında bulacaktı. Babası öyle yetiştirmişti onu. Şimdi ise Ak Topraklar için asker olmuştu. 
    O sabah köyden onunla birlikte çok genç yollandı askere, hepsinin kınalıydı saçları. Emrullah akayın oğlu Bayram, Habibullah akayın oğlu Hasan, İbrahim akayın ikiz çocukları Sefer ve daha birçok genç Rasim’le birlikte çıktı yola. Bayram’la birlikte en yaşlılarıydı Emiryakup’un askerlerinin.
    Askerde çavuş yaptılar Rasim’i. Nişancılığı, çevikliği ile komutanlarının kısa sürede gözüne girmeyi başarmıştı. Kırımlılara mahsus çekik gözleri, aksanlı Türkçesi ile de çok sevilmişti arkadaşları arasında. Çanakkale’ye yollandı Rasim. Emir yakuplu pek çok arkadaşı gibi. 
   Gelibolu’da uzayıp giden siper savaşlarında attığını vuran kahraman bir askerdi Rasim. Düşmanın attığı el bombalarını yakalayıp, tekrar düşmana atar. Ta ki yakaladığı bir el bombasını yakalayıp düşmana atmak içi siperden doğrulana kadar. Artık, şehadet şerbetinden içmiştir Rasim.[iii] Tıpkı kardeşi Timurşah oğlu Ahmet gibi.[iv] 
   Kayıtlarına ulaşılabilen Emiryakuplu 31 şehit gibi. 
   Aşağıdaki liste Tekirdağ Askerlik Şubesi kayıtlarından alınan Emiryakup Köyü doğumlu şehitlerimizin listesidir.[v] Resmi kayıtlara girmemiş isimler olduğu da köylüler tarafından rivayet edilmektedir. Kırım’dan gelerek Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesine bağlı Emiryakup köyünü kurarak burada yaşamaya başlayan Kırım Tatarları, Ak Topraklar için canlarını feda etmekten bir an bile çekinmemişlerdir. 
   Çanakkale’de, Kafkaslarda, Irak’ta, Galiçya’da Ak Topraklar için çarpışan dedelerimizin, atalarımızın hikâyeleri anlatıla gelmektedir. Çoğumuzun aile tarihinde Kırım’dan geliş öyküsünün yanı sıra dedelerimizin Yemen’de, Irak’ta, Çanakkale’de girdikleri çarpışmalara ilişkin hikâyeler, oralardan döndükten sonra tekrar hemen askere alınıp Türk İstiklal Savaşı’nda yer alışlarına dair hatıralar çok büyük ve önemli yer tutar.


    Büyük zorluk ve yokluklarla Kırım’dan göç eden ve yerleştikleri Ak Toprakların istiklali için şehit ve gazi olmaktan bir an için çekinmeyen atalarımızın aziz hatırasına. Ruhları şad olsun. ________________________________________ 
[i] D-Day:II. Dünya Savaşında Müttefiklerin Normandiya’ya yaptıkları çıkartmanın askeri kodu (D-Günü). [ii] Savaş, kahramanlıklar yansıra savaşan her iki taraf askerlerinin birbirleri ile ilişkileri yönünden de ibret verici hikayelerle doludur. [iii] Resmi kayıtlar, Timurşah oğlu Rasim’in 5 Mart 1915’te Şark Cephesinde şehit olduğunu belirtmekte ise de köy halkı, Rasim’in Çanakkale’de şehit olduğunu rivayet etmektedir. Hikaye, köy halkının rivayetlerine dayanılarak kaleme alınmıştır. [iv] Timurşah oğlu Ahmet’in şehadetine ilişkin kayda resmi arşivlerde rastlanamamıştır. [v] I.Dünya Savaşı’nda şehit olan ataların kayıtlarına Askerlik Şubelerinden ulaşılabilmektedir. Araştırmacılar bu kayıtlara başvurabilir. ________________________________________ 
Fikirde Birlik - Sayı: 8

0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen konuyla alakalı yorumlar yapın. Kırımın Sesi