KIRIM SAVAŞI NEDEN ÇIKMIŞTIR?

kirim savasi

Doç. Dr. Erdoğan KELEŞ
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi 

1853-1865 yılları arasında cereyan eden Kırım Savaşı Rusya’nın Osmanlı Devleti’ni yıkmak, parçalama noktasıdır. Tabi bu doğrudan doğruya 1853 ile başlayıp 1856 ile bitmiş bir hadise değil. 1848 senesine indiğimizde Ruslar’ın İngiltere’ye hasta adam dedikleri ve artık tedavi edilmesi mümkün olmayan Osmanlı İmparatorluğunu paylaşmak için bir teklif sunduklarına şahit oluyoruz. Aynı teklifi ocak 1853 senesinde Ruslar İngiltere’ye bir kez daha yapmışlardır. Ortada bir hasta adam var tedavisi mümkün değil biz bu hasta adamı tedavi edemeyeceğimize göre mirasını başkalarının paylaşmasına gerek yok. Oturalım birlikte paylaşalım diye İngiltere’ye teklifte bulunmuşlar.
İngiltere’nin siyasi çıkarları siyasi çıkarları 19. Yy’da Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünün devamından yana olduğu için İngilizler 1853’teki Rusların bu teklifini reddetmişler. Ruslar Osmanlı Devleti’ne savaş açabilmek için kutsal yerler meselesini ortaya atmışladır. Bunu bir silah bir araç olarak kullanmışlardır. 1850 senesinde aslında kutsal yerler meselesi de doğrudan doğruya Rusların değil Fransızların ortaya attığı bir meseledir. Bu da işte Filistin bölgesindeki Meryem Ana kilisesi veya İsa’nın doğduğu bölgenin Hıristiyanlık dünyası için önemli olduğunu mabetlerin bakımı onarımı korunması, oradaki hizmetlerin yerine getirilmesi ilkesine dayanıyor. 1740 senesindeki kapitülasyonlarla Osmanlı Devleti buranın idaresini Katoliklere yani Fransızlara devretmiş fakat 1789 Fransız İhtilali ile birlikte buradaki Fransızlar görevlerini yerine getirememişlerdir.
Osmanlı Devleti bu işlerin yürütülebilmesi için Rusya’nın da müracaat etmesiyle birlikte kutsal yerlerle ilgili sorumlulukları Ortodokslara yani bir nevi Ruslara vermiş. Tabi 1850 senesine gelinceye kadar bu olay hatırlanmıyor. Fakat Katoliklerin yardımıyla Fransız tahtına çıkacak olan Napolyon 1850 senesinde Osmanlı Devleti’ne müracaat ederek kutsal yerlerle ilgili hakların tekrar Katoliklere iade edilmesini talep ettiğini Osmanlı Devleti’ne böyle bir problemin olduğunu anlatıyor. Osmanlı Devleti bu işi yaklaşık 3 yıllık bir süre sürüncemeye bırakmış. İlk önce kendi memurlarından oluşan bir komisyon kurdurmuş. Daha sonra buna itiraz gelmesi üzerine Rusların Fransızların temsilcilerinin olduğu bir karma komisyon kurmak suretiyle geçmişe ait fermanları beratları incelemek suretiyle bu hakkın kime ait olduğunu veya bu hakkın hangi tarihte kime verildiğini tespit etmeye çalışmış. Fakat Osmanlı Devleti’nin kendi kurmuş olduğu bağımsız komisyonun hem de karma komisyonun aldığı kararlar ne Rusları ne de İngilizleri memnun etmemiş. Her iki devlet de kutsal yerler meselesini sahiplenmiş ve bir diğerine karşı bunu bir güç olarak kullanmak istemiştir işte bu kutsal yerler meselesinin çözülemeyen bir sorun haline gelmesi neticesinde 1853 yılında başlayan Kırım savaşı patlak veriyor.
Ruslar savaşın başlarında memleketi  Eflak- Boğdan topraklarını geçici olarak işgal ediyorlar ve doğrudan doğruya Osmanlı devletine savaş ilan etmediklerine veya geçici olarak sadece kutsal yerler meselesi çözümleninceye kadar buraları işgal ediyorlar. Daha sorun halledeceğiz diye bir cevap vermişler. Fakat Osmanlı Devleti 1853’te topraklarının işgal edilmesini bahane ederek Rusya’ya bir savaş ilanında bulunmuş. İşte o döneme kadar genellikle dışında kalmaya özen gösteren İngilizler Fransızlarla birlikte Osmanlı Devleti’nin yanında yer almışlar ve 1854 Mart ayında İngiltere Fransa ve Osmanlı İmparatorluğu arasında yapılmış olan bir ittifak anlaşmasıyla İngiltere ve Fransa’da Kırım savaşına dahil olmak ve  Rusyayla savaşmak zorunda kalmışlar. Her iki devletin Osmanlı Devleti’nin yanında yer almasının tek nedeni  o zamanki siyasi veya diplomatik çıkarlarının Osmanlı Devleti’nin yaşamasından yana olmasıdır.
Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünün korunması ilkesine kendilerinin Akdeniz dünyasındaki çıkarlarıyla örtüşmüş olmasıdır. Çünkü Osmanlı Devleti ne kadar uzun süre ayakta kalırsa Rusların güneye inmesi Rusların Boğazları geçmek suretiyle Akdenize inmesi de o kadar gecikecektir. Osmanlı Devleti ne kadar güçlü olursa Balkanlara sahip olması o kadar uzun sürecek, yine Rusların Balkan toplumlarına ve Balkan halklarına saygın olma isteği o kadar ötelenmiş olacaktır. Netice itibariyle 1856’daki Paris Anlaşmasıyla Ruslar müttefik kuvvetlerin karşısında yenilgiye uğramış ve Paris Anlaşmasıyla Ruslar Güneye inme, sıcak denizlere inme ideallerini ertelemek zorunda kalmıştır. 


0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen konuyla alakalı yorumlar yapın. Kırımın Sesi