Kırım bizim canımız, feda olsun kanımız

                            


Bir yıl önce, 27 Şubatta Rusya Kırım Yarımadasının işgaline başladı. İşgalle birlikte insan hakları ihlalleri de arttı. Yerel yönetimler tarafından Kırım Tatarlarına baskı başladı. Çünkü başından beri Kırım Tatarları Ukrayna tarafını tuttular ve işgali kabul etmediler. 300 bin Kırım Tatarından yaklaşık 10 bin kişi Ukraynaya göç etmek zorunda kaldı. Kırım Tatarlarına baskı hiç azalmıyor hatta sistemik bir şekle dönüşüyor.
Meclis Başkan Vekili Nariman Celâlov’un bilgilerine göre bir yıl içerisinde yüzlerce Kırım Tatarının hakları ihlal edilmektedir. Rusyanın yaptığı zulme sadece aktivistler değil, siyasetle ilgisi olmayan sade vatandaşlar da uğradı.

 Cinayet ve kaçırma

Geçen yıl Kırım’da 18 Kırım Tatarı kayboldu. Bu sayıyı Eski Meclis Başkanı Mustafa Cemiloğlu açıkladı. Bazıları ile sonradan temasa geçildi diğerleri ise ölü bulundu. Beş kişinin ise akıbeti belli değil.
Kırım polisi tarafından yürütülen kayıp insanları arama operasyonu isteksizce yürütülüyor. İnsan hakları savunucuları kayıp olaylarıyla ilgili olarak “samooborona”yı (yerel yönetimlerin emirlerine dayanan bir grup insan) suçlu buluyorlar. Yerel yöneticiler suçlu olduğu için kayıp insanların aranması ve sorumluların cezalandırılması da zor oluyor.
Yarımadada ilk olarak 39 yaşındaki Reşat Ametov kayboldu. En son 3 Mart 2014 tarihinde Simferopol’un merkezinde Ukrayna için düzenlenen mitingden kamuflaj üniformalı kişiler aktivisti bilinmeyen bir yere götürdüler.
İnsan hakları örgütüne akrabalarından birisi Reşat Ametovu Kırım Tatarları arasında ünlü olduğunu ve her zaman sosyal medyada siyasi yorumlar yayınladığını açıkladı.
Ametova’nın cesedi 13 gün sonra Simferopolden 60 km uzakta bulundu. Eşi Zarina Ametova Der Spiegel dergisine (09.2014) verdiği demeçte şunları söyledi: “Vücudu Korkunç haldeydi. Her yerde bıçak yaraları ve morluklar vardı. Bir gözü yoktu. Başına plastik bir torba geçirilmişti”. “Elimizdeki bilgilere göre kaçırma olaylarından ‘samooborona’yı sorumlu buluyoruz.” şeklindeki açıklamasını Aksyonov (kendisini tayin eden Kırım Başbakanı) reddetti.
Mayısın sonunda “Ukrayna evi” organizasyonunun üyeleri kayboldu, 34 yaşındaki girişimci Timur Şamardanov ve 33 yaşındaki şoför Seyran Zinedinov. İkisi de Kırım işgalinin protestosuna katılıyorlardı ve zor durumda kalan Ukrayna askerlerine yardım ediyorlardı. 25 Mayısta Şamardanov evden çıkıp işe gitti. Ondan sonra onu kimse görmedi. Beş gün sonra, arkadaşını arayan Zinedinov da kayboldu. Hala akıbetleri belli değil. Polislerin soruşturma sırasında akrabalarına sordukları soruların genelde siyasi olduğu söylendi.
27 Eylül Sarı Su köyünde 18 yaşındaki İslam Cepparov ve onun ağabeysi 23 yaşındaki Cevdet İslamov kaçırılmışlar. Onlar en son yolda görülmüşler, önce yanlarına siyah giysili insanlar gelip üstlerini aramışlar sonra zorla mavi otobüse bindirilmişler. 3 Ekim Simferopol’de Eskender Apselamov evine 15 dakika uzaklıktaki işyerine giderken kayboldu. Yarımadanın siyasi hayatına karışmıyordu. Annesi polisleri her gün arayıp haber bekliyor ama hala akıbeti belli değil.
29 Eylül Sak-Yevpatorya yolunda Edem Asanov kayboldu. 6 Ekim Yevpatoriya’da terk edilmiş sanatoryumda asılmış olarak bulundu. Yanında hastalık nedeniyle kendini astığını bildiren bir intihar notu bulunuyordu. Çocuğu kaçırdılar mı, öldürdüler mi hala belli değil. Asanov’la aynı soyadı taşıyan ve bir grupla birlikte Yarımadada saldırı hazırlığı içinde olan birisiyle karıştırılmış olabileceği sorusu akla geliyor. 13 Ekim Simferopol’de 18 yaşlarında iki üniversite öğrencisi kayboldu. İkisini de futbol maçında gördüler. Ertesi gün akşam Belal Belalov’un cesedini şehrin kenarında buldular. Kırım Sadaka Fondu Başkanı Riza Asanov “cesedin üzerindeki izlerden anlaşıldığına göre acımasızca işkence uygulanmış” dedi. Fakat otopsi raporlarına göre sigara harmanlardan zehirlenerek öldüğü yazıyordu. Arkadaşı Artyom Dayrabekov hastanede zehirlenme nedeniyle birkaç gün geçirdi. Bu öğrencilerin ortadan kaldırılmasıyla ilgili hala bir sürü tutarsızlıklar var.

Kırım Tatar liderine Kırıma girme yasağı

22 Nisan 2014 tarihinde Kırım’dan çıkarken Mustafa Cemiloğluna 2019 yılına kadar Rusya topraklarına girme yasağı yüzüne okundu ve verildi. Belgenin üzerinde ne imza ne de mühür vardı. Bundan dolayı onun gerçek bir belge olup olmadığı bile belli değildi. Ancak 3 Mayıs Kırım Tatar liderlerine gerçekten Kırım’a girmeye izin vermediler. O gün Ukrayna ve Kırım sınırında binlerce Kırım Tatarı bu olayı protesto etmek ve Cemiloğlu’na Yarımadaya girmesi için destek olmak amacıyla sokaklara çıkmışlardı. Cemiloğlu mahkemede Kırım’a giriş yasağına itiraz etti. Rus avukatın sözlerine göre: “Federal yetkililerin parçalı (aralık veya tutarsız olabilir) ifadelerinden “ulusal güvenlik nedenleriyle” Kırım’a giriş yasağı açıklandı. İki ay sonra Meclis Başkanı Refat Çubarov’a da Kırım’a giriş izni vermediler. Yarımadanın savunucularından Natalya Poklonskaya Çubarov’a da 2019 yılına kadar Kırıma giriş yasağı olanlar arasına dahil oldu. Rusya Federasyonu, Kırım Tatar millî hareketinin önde gelen isimlerinden Kırım Tatar Halkının Hakları Komitesi Koordinatörü Sinaver Kadirov’u 23 Ocak 2015 tarihinde Kırım dışına sürgün kararı olarak bu baskıları yeni bir aşamaya getirmiştir. Ukrayna vatandaşlığından çıkmadığı gerekçesi ile hakkında Kırım’dan sürgün kararı alınan Sinaver Kadirov gibi Kırım’da halen Rusya Federasyonu vatandaşlığına geçmeyen binlerce Kırım Tatarı için bu karar bir baskı ve tehdit unsuru, bundan sonra yapılacak sürgünler için bir emsal niteliğindedir.


Evlerde, okullarda ve camilerde aramalar

Geçen yıl Mayıs ayında Kırım Tatarlarının evlerinde aramalar başladı ve halen devam etmektedir. Daha çok Kırım Tatar liderlerin evleri aranmaktadır. Okullarda ve camilerde kolluk güçleri, Federal listesinde olan dini kitapları, gazeteleri, broşürleri, bildirileri ve hatta internetteki makaleleri arıyorlar. Birkaç olayda para cezası da verilmiş.


Aktivistler ve Meclis liderlerine zulüm ve gözaltına alma

Mayıs ayında Cemiloğlu’nu destekleyen yüzlerce aktivisti baskıları çektiler. Yaklaşık 200 protestocuya para cezası geldi. Gözaltı ve tutuklamalar işgalden altı ay sonra başladı ve hala devam etmektedir.

23 Ocakta 3 Kırım Tatarı gözaltına alındı sonra iki aylığına tutuklandı. Şimdi ise hapiste “Hizb-ut Tahrir” örgütüne katılmakla suçlanıyorlar. Rusya’da bu örgüt bir terör örgütü listesine alındı. Bir terör örgütü olduğu için tutuklanan gençlerden birine 20 yıl ya da ömür boyu hapis. Diğer iki gence de katılımcı oldukları için 5 ila 10 yıla kadar hapis verilecekmiş: 29-yaşın dağı Ruslan Zeytulayev , 28-yaşın dağı Rustem Vaıtov ve 38 yaşın dağı Nuri Prımov.
29 Ocak Meclis Başkan Vekili Ahtem Çiygoz tutuklandı. 26 Şubatta Kırım Parlamento binasının yanında gerçekleştirilen protestoda iki insan öldürüldü. Bu olaydan Çiygoz’u suçlu buldular. Aslında protestoda iki farklı grup vardı. Birinci grup olan Kırım Tatarları Ukrayna birliği için çıkmışlardı, ikinci grup ise Rusya’ya bağlanmak istiyordu. Bu olay 26 Şubat 2014 tarihinde gerçekleştiği için Rusyayla hiçbir alakası yoktu diye İnsan Hakları Savunucusu Olga Skripnık açıkladı.

Barışçıl eylem yasağı

Kırım Tatarları tarafından yapılacak miting ve yürüyüşler için verilen önerileri, yetkililer yasakladı. Önce karar çıkmıştı, ancak sonra 6 Hazirana kadar kitle eylemlerinin yapılması yasaklandı. Ama bu süre içinde tam 18 Mayısta Kırım Tatarlarının Kırım’dan sürgün edilişinin 70. Yılı da vardı. Hiç bir şeye aldırmadan miting yapıldı ama havada rus askeri helikopterleri uçuşuyordu. 26 Haziran Simferopol’de “Kırım Tatar Bayrak Günü” bayramı, 23 Ağustos Stalinizm ve Nazizm Kurbanlarını anma günü, 10 Aralıkta Uluslararası İnsan Hakları günü yasakladı. Kırım yönetimi, Kırım Tatar Milli Meclisi'nin Kırım Halk Cumhuriyeti'nin ilk hükümet başkanı, ilk Kırım Tatar Milli Kurultayı'nın organizatörlerinden, Kırım, Litvanya, Polonya ve Belarus Müftüsü Noman Çelebicihan'in ölümünün 97. yıldönümü vesilesiyle Bahçesaray Hansaray'da 22 Şubat tarihinde düzenlemeyi planladığı mitinge izin vermedi.


Kırım Tatar medyasına saldırılar

Geçen yıl Haziranda “Avdet” gazetesinin başyazarı “aşırılık propagandası” için bir uyarı yayınladı. Kolluk kuvvetlerine göre gazetede ‘ilhak’ ve ‘işgal’ terimleri kullanıldı. Eylülde üçüncü uyarı geldi. Bu defa “Avdet” baskısında arama gerçekleştirildi.

26 Ocakta Kırım Tatar ATR kanalında 7 saat arama yapıldı. Yetkililere göre 26 Şubatta gerçekleştirilen mitingde ölen iki kişinin ölüm nedenini öğrenmek amacıyla video aranmıştı. Fakat o güne kadar ATR soruşturma yetkililerine her zaman videoları veriyordu ve bu aramayı bir baskı olarak gördüler.
Bugüne kadar Kırım Tatar Türkçesinde yayınlanan “Yeni Dünya” gazetesi hala yayın izni alamadı. Rusya'da basının faaliyetini kontrol eden Rusya Denetim Kurumu, Kırım'da faaliyet gösteren Kırım Haber Ajansı’nın Rusya kanunlarına göre kayıt olma başvurusunu reddetti.

Ukrayna

Yarımadada Kırım Tatarların uğradığı hak ihlalleri hakkında Ukraynalı yetkililerin tepki raporları Ukrayna Dışişleri Bakanlığında ifade edildi. Bakanlık bir çağrıda bulundu: “Rusya, Kırım Tatarlarına yapılan zulmü durdursun, Uluslararası toplum ise Kremlin politikasına tepki göstersin”. Yukarıda açıklandığı gibi bazı sayımlara göre Ukrayna Başsavcısı ceza yargılamaları başladı. Özellikle Ukraynalı araştırmacılar Ametov’un cinayeti, Cepparov kardeşlerin kaçırılması ve Çiygoz’un tutuklanmasıyla işe giriştiler. Fakat insan hakları aktivistlerine göre bu durumun etkisi az olur, çünkü Ukrayna araştırmacıları olay yerine gidemiyorlar ve tanıklarla konuşamıyorlar.

Dünya

Geçen yıl Kırım’da insan hakları durumunun bozulmasına birçok devlet, uluslararası kuruluşlar (AGİT, BM, AKPM?) ve insan hakları örgütleri (Human Rights Watch, Amnesty İnternational ve Kırım İnsan Hakları Alan Misyonu) dikkat çekti.
Human Rights Watch geçen yıl insan hakları durumuyla ilgili en az üç rapor hazırlamıştı. Onlarda da Kırım Tatarlarına uygulanan zulmü, zorunlu kayıplar, aktivistlerin tutuklanması, Meclise baskı, toplu aramalar ve bazı suçların “krımskaya samooborona” tarafından yapıldığı görüşünün ağırlık kazandığı görülmektedir.
Amnesty İnternational Kırım Tatarlarına yapılan zulüm ve şiddet konusunda birkaç açıklama yaptı.
Yarımadada tarafsız olarak çalışan Kırım İnsan Hakları Alan Misyonu örgütü tüm insan hakları ihlallerini Mart ayından beri her ay Kırım topraklarında insan hakları durumunu takip ediyor ve web sitesinden ayrıntılı oılarak yayınlıyorlar. Örgüt Yarımadada tek objektif bilgi kaynağıdır. Rus Yetkililerin amacı Kırım tatarlarına baskı yaparak onların sivil ve siyasi faaliyetlerini durdurmak. Kırım Tatarlarını yerli halktan normal halka döndürüp kendi ellerine almak istiyorlar.
Ne yazık ki Krım’da insan hakları ve hakların ihlallerini izleyecek uluslararası kuruluşların, özel misyonların temsilcileri yoktur. Kırım’dan haber alma yollarını geliştirmek lazım, tabiki de insan ve toplum haklarının ihlallerine dikkat edilmesi gerekiyor. İşgal topraklarındaki vatandaşlarıyla ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda Ukrayna hükümeti ile çalışmak lazım.
2010 yılında Meclis: “Toplum haklarının iadesi ve güvenliğinin garanti altına alınması konusunda Uluslararası Forum düzenlenmesi gerekli” görüşünü teklif etmişti.
Yeşil Adada sosyo-ekonomik durum yetkililer tarafından uygulanan yaptırımlarla zorlaşıyor. Kırım Tatarlarının bu duruma düşmesi kendi isteğiyle olmadı.

0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen konuyla alakalı yorumlar yapın. Kırımın Sesi